Amerika’da 40-70 yaş arası erkeklerde sıklığı %52, Türkiye’de 40 yaş ve üzerinde %33 olarak belirtilmektedir. Risk faktörleri; ileri yaş, obezite, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği, metabolik sendrom, az egzersiz yapma, sigara içimi, metabolik hastalıklar (hiperhomosisteinemi), kronik karaciğer yetmezliği ve D vitamini eksikliği olarak söylenebilir. Ayrıca iyi huylu prostat büyümesine bağlı işeme problemi yaşayanlarda da yaş ve diğer hastalıklardan bağımsız olarak sertleşme problemi ile ilişki gösterilmiştir.
Sertleşme problemlerinin sebepleri; damar hastalıkları (sigara, obezite, şeker hastalığı, prostat kanseri ameliyatı), sinir hastalıkları (inme, böbrek ve karaciğer yetmezliği, beyin tümörleri, şeker hastalığı, prostat kanseri ameliyatı), yapısal problemler (Peyronie hastalığı-peniste eğrilik, hipospadias-peygamber sünneti), hormonal sebepler (şeker hastalığı, testosteron seviyesinde düşüklük, tiroid bezi hastalıkları, böbrek üstü bezi hastalıkları), ilaçlar (bazı tansiyon ilaçları, antidepresanlar, antiandrojenler), psikojenik ve travma (penis kırılması, pelvis kırıkları) olarak sıralanabilir.
Tanıda kişinin detaylı olarak cinsel hikayesi, bilinen hastalıkları ve aldığı ilaçlar sorgulanmalıdır. Cinsel hikayede daha önceki ilişkileri, şu anki duygusal durumu, ne zamandır sertleşme problemi yaşadığı ve varsa bu sebeple daha önce aldığı tedaviler, sabahları sertleşme olup olmadığı sorgulanır.
IIEF (International Index for Erectile Function) veya SHIM (Sexual Health Inventory for Men) gibi sorgulama formları hastalara verilir. Fizik muayenede peniste eğrilik olup olmadığı, genital lezyonların varlığı, prostatta büyüme veya sertlik olup olmadığı, testis boyutları ve sakal, genital bölge kılları gibi erkek karakteristikleri değerlendirilir. Kan tahlili ile şeker veya kolesterol hastalığı araştırılabilir.
Sabah alınan kanda testosteron seviyesi bakılır. Gerekirse prolaktin, lüteinleştirici hormon (LH) ve folikül uyarıcı hormon (FSH) seviyelerine bakılır. Eğer sebep olarak psikojenik bozukluk veya sistemik bir hastalık yok ise noktürnal penil tümesans ve rijidite bakılması, penis içerisine vazoaktif ilaç enjekte edilmesi, penil ultrasonografi gibi ileri tanısal testler yapılabilir.
Tedavide ilk önce yaşam tarzı değişiklikleri ve varsa risk faktörlerinin düzeltilmesi önemlidir. Etken olan hastalık belirlenmiş ise o hastalık tedavi edilmelidir. İlk basamak tedavi olarak fosfodiesteraz 5 inhibitörleri denilen ağızdan tabletler verilir. Bu ilaçlar; son 6 ay içinde kalp krizi, inme veya yaşamı tehdit eden ritm bozukluğu geçirenlerde, ciddi kalp yetmezliği olanlarda, kontrol altında olmayan tansiyon hastalarında kullanılmamalıdır.Ağızdan alınan ilaçlar, kalp hastalığı nedeniyle nitrat denilen dil altı olarak alınan ilaçları alanlarda da kullanılmamalıdır. Vakumlu sertleşme araçları, ağızdan tablet alması uygun olmayan ve bu aygıtları kullanabilecek yaşlı hastalarda ilk basamak tedavi olarak verilebilir. Ağızdan tablet tedavisinden fayda görmeyen bazı hastalara şok dalgası tedavisi önerilebilir fakat bu tedavinin başarılı olup olmadığı yeterli çalışma ile gösterilmemiştir.
Ağızdan ilaç alıp fayda görmeyenlerde veya alması uygun olmayan hastalarda ikinci basamak tedavi olarak penis içine iğne ile ilaç verilmesi kullanılır. Bu tedaviye alternatif olarak cilt üzerine uygulanan ilaçlar son zamanlarda gündeme gelmiştir fakat işe yarayıp yaramadıkları net değildir.
Eğer bu tedavilerden fayda görülmez ise son olarak penis protezi yerleştirilmesi üçüncü basamak tedavi olarak önerilebilir. Protezin enfeksiyon veya mekanik arıza yapabildiği unutulmamalıdır.